Bugun...
SON DAKİKA

Yeni Soğuk Savaş bu sefer Avrupa’yı dondurabilir

 Tarih: 06-09-2022 13:17:00  -   Güncelleme: 16-09-2022 15:41:00
Osman Hulusi Boyraz

Rusya ile batı arasında adı konulmamış bir savaşa doğru hızlı adımlarla gidiliyor. Sovyetler Birliği döneminde Batı ile Rusya arasındaki çekişme ve bu anlamdaki silahlanma yarışı Soğuk Savaş olarak adlandırılmıştı. Rusya bunu kendi cephesinden, daha çok ‘batının Rusya’ya karşı yürüttüğü düşmanlık’ olarak algılamış ve politikalarını da bu çerçeveden oluşturmaya devam etmişti. Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla birlikte Soğuk Savaş, yerini karşılıklı ilişkilerin geliştirilmesine ve Rusya’nın kısmi olarak dünya sistemine adapte olmasına yol açmıştı. Rusya bu yeni durumla birlikte oluşan boşluklardan birini çok iyi kullanmış ve batısında olan neredeyse tüm Avrupa ülkelerine doğalgaz satmaya başlamıştı. Bu gaz ihracatı hem ‘’bankrupt’’ olmuş Rusya ekonomisinin ayağa kalkmasına katkıda bulunacaktı hem de Rusya’nın batıya karşı elinde büyük bir koz olarak duracaktı. Nitekim bugüne kadar Rusya henüz tam anlamıyla elindeki bu kozu hiç masaya sürmedi. Ukrayna’da kısmi olarak doğalgaz kartının ucunu gösterdi ancak orada iç-özel bir durum olarak kabul edildi ve üstüne gidilmedi. Bu süre zarfında ise Rusya varolan doğalgaz boru hatlarının üstüne batıya uzanan yeni hatların inşasına girişti.

 

SOĞUK SAVAŞ YENİDEN HORTLUYOR

 

Bugüne gelindiğinde; Rusya ile batı arasında üzerine sünger çekilen Soğuk Savaş yeniden hortlamaya başladı. Bunun ilk sinyali Ukrayna’da verildi. Ukrayna’da meydana gelen sokak olayları sonucunda Rusya yanlısı Viktor Yanukoviç, AB yanlısı Yulia Timoşenko taraftarları tarafından devrildi ve ülkeden kaçıp Moskova’ya sığındı. Ancak AB’nin bu ‘zafer’i sadece bir buçuk gün sürebildi, çünkü Rusya ivedilikle Kırım’ı işgal etti. Sonrasında ise Kırım’ı ilhak etti. Bununla da yetinmeyip Ukrayna’nın doğusundaki Rus nüfusunun ağırlıklı olduğu bölgeye gözünü dikti. Donbass olarak adlandırılan bu bölgedeki kentlerde Rusya tarafından silahlandırılan milisler bölgede yeterince karışıklığa neden oldu. Bu paramiliter gruplara Rusya’nın gönderdiği askerler de eklenince sadece Kırım değil, Ukrayna’nın doğusunun da Rusya’nın eline geçmesi riski iyiden iyiye belirdi. Aylarca süren çatışmalar ve patlamaların ardından Ukrayna hükümeti bölgede zorla da olsa kontrolü sağladı ancak Kırım çoktan elden çıkmış oldu. Batı ise buna karşılık Rusya’ya birtakım yaptırımlar uygulamaya başladı. ABD’deki Obama yönetiminin yanı sıra tüm AB ülkelerinin de katıldığı yaptırımlar hem ekonomik hem de askeri alanları kapsıyor ve Rusya’nın birçok şirketine uygulanıyordu. Yaptırımlar zaten zorda olan Rusya ekonomisini iyice zora sokmuştu ancak Putin başladığını bitirmekte kararlı görünüyordu o yüzden de herhangi bir geri adım atmadı. Batılı ülkeler, aradan üç yıldan fazla zaman geçmesine rağmen hala Rusya’ya karşı yeni bir takım yaptırımları uygulamaya sokuyor ancak bu, Rusya için alışılagilmiş bir durum halini aldı ve Putin’in politikalarına fazla bir etki yapmıyor.

 

BATI İLE RUSYA ARASINDAKİ ÇEKİŞMENİN ANA DİNAMİKLERİ

 

Rusya ile batı arasındaki sorunlar sadece Ukrayna ile sınırlı değil. Bu çekişme alanları arasında Ukrayna’nın yanısıra Suriye önemli bir başlık olarak yerini almaya devam ediyor. Putin’in himayesinde olan Beşar Esed Suriye’de hala kendi rejiminin başında duruyor. Orada durmaya devam ettikçe de Rusya’ya Suriye topraklarında üslenme ve varlığını genişletme imkanı sunuyor. Sahadaki birçok aktörü elimine eden Rusya, Suriye topraklarında ABD’den daha etkin olan konumunu güçlendirmeye devam ediyor. Bu iki taraf arasındaki çekişmelerin bir diğer ayağı ise Asya. Rusya; Şangay Beşlisi ve halen hinterlandında tuttuğu Orta Asya Türki Cumhuriyetleri, Azerbaycan ve Ermenistan’la birlikte, batının bu ülkelerin hiçbirinde güçlü bir etkiye sahip olmasına izin vermiyor. Diğer taraftan Çinle oluşturduğu blok ve Kuzey Kore’yi ABD’ye karşı gizliden himaye edişi de Rusya ile Batı arasındaki çekişmelerin en önemli dinamiklerinden olmaya devam ediyor.

 

AB DAĞILIYOR, ABD SENDELİYOR, PUTİN SEYREDİYOR

 

Batılı birçok analist Rusya’nın AB ülkelerinde yükselen aşırı sağcı akımları, farklı birçok kanaldan desteklediğini dile getiriyor. ABD’de ise Putin’in ABD seçimlerine müdahalesinin olduğu, Trump’ın seçilmesine katkıda bulunduğu ve ABD yönetimini istediği doğrultuda etkilemeye çalıştığı konuşuluyor. Trump’ın başını ağrıtan en büyük sıkıntılardan biri olmaya devam eden; Putin’in ABD seçimlerine müdahalede bulunduğu iddiası, batıyı en güçlü yerinden vurup sarsan bir darbe olarak kabul ediliyor. AB’deki aşırı sağcı siyasi hareketler, birliğin altını oymaya ve dağılmaya yüz tutmasına neden oluyor. Dağılma 2016 yılında en büyük halkalardan biri olan İngiltere’nin Birlik’ten ayrılma kararı almasıyla gün yüzüne çıktı. Dünya siyasetinde büyük etkisi olan, dünyanın finans merkezini içerisinde barındıran ve askeri olarak da büyük bir gücü ifade eden İngiltere; ülkedeki aşırı sağcı ve AB karşıtı politikacıların propagandaları sonucunda yapılan referandumla AB’den ayrılma kararı aldı. Kendisine karşı birleşen AB’nin bu durumu, Putin’i hayli heyecanlandırırken, diğer taraftan Rusya için en büyük tehdit olmaya devam eden dünyanın süpergücü ABD, Putin’in şaibe karıştırdığı seçimlerle iktidara geldiği suçlamasıyla boğuşan ve günaşırı bakan kovup yerine yenisini atayan Trump’ın oluşturduğu iktidar boşluğu ve karmaşasıyla baş etmeye çalışıyor. Trump’ın ABD’de oluşturduğu kaos, süpergücün dış politikasını da belirsizleştirmeye devam ediyor. ABD dışişleri bakanı ülkenin herhangi bir dış politikasıyla ilgili görüş beyan ettikten sonra, koltuğundan ediliyor ve tam tersi bir dış politikayı savunan bir başkası yerine getiriliyor. Trump bazı bakanları ikiden fazla defa kovup yerine başkasını atıyor. Bu da ABD bakanlarının herhangi bir konuda uzun vadeli politika geliştirmesine, daha da önemlisi bu politikayı dile getirmesine engel oluyor. Çünkü iddia edeceği politikayı gerçekleştirecek kabine ömrü olup olmadığını o da bilmiyor. Bunun sonucunda ise, ABD Dışişleri Sözcüleri, yaptıkları basını bilgilendirme toplantılarında, basmakalıp cümlelerle dış politikalarını ifade etmeye çalışıyor ve soru soran gazetecilerin adeta oyuncağı haline geliyorlar. Putin, tüm bu olan biteni uzaktan seyrederek mevcut dış politikasını olanca iştahıyla yürütmeye devam ediyor.

 

ASYA GÜÇLENİYOR

 

Batıda tüm bunlar olup biterken, dünyanın doğusunda, Asya’da başka bir rüzgar esiyor. Rusya, dünya üzerinde ve Asya’da siyasi etkisini artırmaya devam ederken, dünyanın ‘fabrikası’ haline gelen Çin, dünya üzerindeki parayı büyük bir akımla birlikte elinde toplamaya devam ediyor. Merkezi neresi olursa olsun, dünya üzerindeki bütün büyük markaların neredeyse tamamı üretimlerini Çin’deki fabrikalara yaptırıyor. Bu yolun dışı ise, artık küresel olan bu şirketler için ‘ticari intihar’ anlamını taşıyor. Rusya ve Çin’in idaresindeki Şangay Beşlisi ise, şimdilik erken olsa bile AB’ye bir alternatif olarak yerini korumaya devam ediyor. Dünyanın gözü Asya’ya döndüğünde, Şangay Beşlisi buradaki güç boşluğunu çoktan doldurmuş bir şekilde bekliyor olacak.

 

PUTİN’İN RUSYA’DA GÜCÜ ELİNDE TOPLAMASI VE YURTDIŞINDA YAPILAN SUİKASTLER

 

Dünya kamuoyu geçtiğimiz haftalarda İngiltere’de meydana gelen eski Rus ajanının kimyasalla zehirlenerek infaz edilmesinin ardından gözünü bir kez daha Putin’in üzerine çevirdi. Kendisi de eski bir ajan olan Putin, ülkede parayı ve gücü elinde bulundurulan oligarklar tarafından kolay kontrol edilebileceği düşünülerek Boris Yeltsin’in yerine iktidara getirildi. Ancak bu kısa boylu eski ajan, beklenilmeyeni yaptı, kendisini kuklaya çevirmeyi planlayan oligarkları bir bir tahtlarından indirmeye başladı. Putin bunu öyle şiddetli bir yolla yaptı ki, neye uğradığını şaşıran oligarklar üçe bölündü; birinci kısım yurtdışına kaçtı, ikinci kısım bulunduğu yerden indirilip kendisini ansızın yakalayabilecek şaibeli bir ölümü beklemek üzere hapse atıldı, bir kısmı ise Putin’e biat etmekten başka çare bulamadı. Sermaye gücünü de-facto kontrolüne alan Putin, Rusya’daki gücüne her geçen gün güç kattı. Putin döneminde en çok dikkat çeken şeyler arasında, Putin karşıtı olan siyasetçilerin, Rusya’ya karşı savaşan Çeçen liderlerin ve diğer Putin karşıtlarının, dünyanın neresinde olursa olsun değişik zamanlarda birtakım suikastlerle öldürülmeleri yer alıyor. Son olarak İngiltere’de geçtiğimiz haftalarda yaşanan çifte suikastla birlikte batı için bardaktaki son damla taşmış oldu. Suikast, Putin’in seçim kampanyası için verdiği bir demeçten sadece günler sonra meydana geldi. Putin demecinde, ‘’Herşeyi affedebilirim ama ihaneti asla affetmem’’ minvalinde bir cümle kurdu. Sonrasındaki birkaç gün içerisinde ise, önceden Rus istihbaratına çalışan sonra da İngiltere istihbaratı için çalışmaya başlayan eski bir Rus ajanı, kendisi gibi ajan olan kızıyla birlikte İngiltere’de, sadece Rusya’da bulunduğu iddia edilen bir kimyasalla zehirlenerek öldürüldü. Putin’in bu açıklamasının üzerine, eski Rus ajanının öldürülmesi, Rusya’nın yurtdışında yaptırdığı diğer suikastlerle birlikte ele alınınca tüm gözler Putin’e çevrildi. Zaten İngiltere de hiç beklemeden, bu suikastlerden Rusya’nın sorumlu olduğunu söyleyerek Putin’e bunun hesabını soracağını açıkladı. İngiltere’nin son derece sert üslubuna karşı Rusya, suçlamaları reddettiğini ve bu suikastin arkasında olmadığını savundu. İngiltere sonraki süreçte Rusya’ya karşılık vermek adına, ülkedeki Rus diplomatları sınır dışı etme kararı aldı, İngiltere’ye daha sonra 14 AB ülkesi daha katıldı. Batı artık Rusya’ya ‘dersini vermenin zamanı’ geldiğini söylüyor ve yaptıklarının Putin’in yanına kalmayacağını belirtiyordu. Avrupa ülkelerine, ABD’den de ses geldi ve bugün Trump, daha önce tweetleriyle ‘alaya aldığı’ İngiltere Başbakanı Theresa May’i arayıp, Rusya’ya karşı kendileriyle dayanışma içerisinde olduğunu söyledi.

 

BATI DAHA DA İLERİYE GİDEBİLİR Mİ?

 

Batının, Rusya’ya karşı başlattığı bu girişimlere karşı, Putin henüz herhangi bir adım atmadı. Sakince karşısındakilerin daha ne kadar ileri gidebileceklerini bekliyor gibi. Batılı ülkeler, Rusya’ya hali hazırda birçok alanda yaptırım uyguluyor, bunlara diplomatik yaptırım da eklenmiş oldu. Rusya’nın NATO’daki temsilcilerinin akreditasyonlarının iptal edilmesi de bu hamlelerin sonuncusu olarak eklendi. Batı bunları yaparken, Rusya’nın elinde hangi kozlar var diye bakıldığında ise göze ilk olarak doğalgaz ticareti çarpıyor. Doğalgaz ihtiyacını Rusya’dan karşılayan Avrupa ülkeleri ve bu ülkelerin doğalgaz ihtiyaçlarının yüzde kaçlık kısmını Rusya’dan sağladığını gösteren tablo şu şekilde;

⁃ Estonya %100

⁃ Finlandiya %100

⁃ Letonya %100

⁃ Litvanya %100

⁃ Slovakya %98

⁃ Bulgaristan %92

⁃ Çekya %77.6

⁃ Yunanistan %76

⁃ Macaristan %60

⁃ Slovenya %52

⁃ Avusturya %49

⁃ Polonya %48.15

⁃ Hırvatistan %37

⁃ Almanya %36

⁃ İtalya %27

⁃ Romanya %27

⁃ Fransa %14

⁃ Belçika %5

AB üyesi olmayan ülkelerde durum;

⁃ Makedonya Cumhuriyeti %100

⁃ Belarus %98

⁃ Karadağ %87

⁃ Sırbistan %87

⁃ Ukrayna %66

⁃ Türkiye %64

⁃ İsviçre %12

 

Tabloda görüldüğü üzere, Avrupa ülkelerinin büyük bölümü büyük oranda doğalgaz konusunda Rusya’ya göbekten bağlı. Bu Rusya’nın ekonomisinin en önemli ayağını oluşturuyor. Rusya geçtiğimiz yıl Avrupa’ya 193.9 Milyar mekteküp doğalgaz ihraç etmiş. Bunun parasal karşılığı ise 217 milyar dolar civarında. Bu rakam Rusya’nın yıllık ihracat rakamının neredeyse yarısını teşkil ediyor.

 

BATI SOĞUK SAVAŞI ŞİDDETLENDİRMEK İSTERSE?

 

İngiltere’den başlayan bu son dalga şiddetlenip, Rusya’ya karşı bir yeni bir Soğuk Savaş’ın başlangıcı olursa ve batı Putin’i köşeye sıkıştırırsa, Putin’in doğalgaz kozunu masaya sürmeyeceğinin garantisini kimse veremez. Rusya’nın Kırım’ı ilhak ettikten sonra, Çinle yeni bir enerji anlaşması için kollarını sıvaması dikkat çekmişti. Dünyanın en büyük enerji tüketicisi olan Çin, Rusya için yeni bir pazar oluşturursa ve Rusya, Avrupa’ya olan ekonomik bağımlılığını azaltırsa, sadece bir kışlığına bile doğalgaz vanalarını kapatıp, tüm Avrupa ülkelerini bir ‘soğuk kaos’un kucağına bırakabilir. Doğalgazın adeta hayatın ayrılmaz bir parçası haline geldiği bu ülkelerin iç kamuoyu böyle bir durumda kaynayabilir ve Avrupa’daki birçok ülkenin hükümeti Putin’in sadece bu hamlesiyle devrilebilir. Batı bir yandan Putin’in dünya siyasetinde batı etkisinin altını oymasının önüne geçmek için çabalıyor ancak bir yandan da bunu durdurmak için ne yapabileceğini bilmiyor.

 

Editoryal Not: Yukarıdaki yazı, Osman Hulusi Boyraz'ın 2 Nisan 2018 tarihli, dunyabulteni.net sitesinde yayınlanmış analizidir.

  YORUMLAR YORUM YAP | 0 Yorum
  FACEBOOK YORUM
Yorum
  YAZARIN DİĞER YAZILARI
  • BUGÜN ÇOK OKUNANLAR
  • BU HAFTA ÇOK OKUNANLAR
  • BU AY ÇOK OKUNANLAR
YUKARI