Basra harab oldu.
Bu yazının konusu memleketin yetiştirdiği, memlekete hizmeti olmuş ve daha da olması muhtemel olan bazı siyasilerin siyasi intiharlarıdır. Kimlerden bahsettiğimi hemen herkes anlamıştır. Altılı masanın 'düşük oylu' partileri CHP listelerinden milletvekili adayı olacakmış. Adına ortak liste deniyor. Daha çok yancı listesi demek daha yerinde olur kanısındayım. Demokrat Parti'yi ve 'az tanınan' liderini bu motivasyonu konusunda anlamak tabi ki mümkün. Peki yılların Milli Görüş temsilcisi partiyi, son girdiği seçimde yüzde 49 oy alarak başbakan seçilmiş bir Davutoğlu'nun partisini, kendini ekonominin adeta sihirbazı olarak pazarlayan, Ak Parti'nin parlak yıllarının banisi olduğunu iddia eden Babacan'ın partisini anlamak? İşte o biraz zor.
OLMASAYDI SONUNUZ BÖYLE!
Memleketin seçilmiş son başbakanı Davutoğlu; Kendisine yapılan yanlışlara karşı başlarda takındığı makul ama dik duruşlu tavrını bugün sürdürseydi hikayesi bambaşka olabilirdi. Ama o kazanamayacağı bir savaşa girdi, savaşta kaybettiği her cephede kendisini kıymetli kılan bir hasletinden vazgeçip daha da ileri gitmeyi seçti. Bugüne geldiğinde ne kazanabileceği bir savaş ne de uğruna kaybetmeyi göze alabileceği bir duruş kaldı elinde. Peki değer miydi? Mesela Şehir Üniversitesi'nin kapatılması ve kapatılma şekli bir fecaatti ama hepsi o kadar. Bunun üzerinden bir kin ve düşmanlık binası kurmak ne kendine, ne şehir üniversitesine ne de memlekete bir fayda vermeyecek. Dahası şimdi manivelası olmaya çalıştığı CHP iktidarı memleketin hangi kazanımlarına mal olacak bunu hiç hesapladı mı mesela? Bugün CHP'den vekillik dilenen Davutoğlu, yarın muhtemel bir Kılıçdaroğlu başkanlığında istenmeyen bir şey olursa onu hangi güçle durduracak mesela? Kılıçdaroğlu'nun kendisine bahşettiği vekillerle mi? Mesela şunun hiç muhasebesini yapıyor mu Sayın Davutoğlu; Şehir Üniversitesinin ülke tarihinde tuttuğu yer ve haiz olduğu önemle, akamete uğrayacak bir Milli Muharip Uçak projesinin tarih karşısındaki önemi?
'Güzel günlerin tek mimarı Babacan'; Etrafına topladığı TEDx tayfasıyla memleketin gerçekleri arasındaki farkı göremeyecek kadar sosyal gerçeklerden uzak olan parti lideri. Kötü hazırlanmış reklam filmlerinin başrolü. CHP 'den vekillik dilenmek zorunda kalan siyasi kalkık burun. Sen iyi bir uygulayıcı idin, hepsi bu. Kötü bir siyasetçisin, bunu anlaman için parti kurup onca masrafa ve emeğe gerek yoktu. Keşke 3 nesildir devam ettirdiğiniz aile ticarethanesinden hiç çıkmasaydın. Zaten Erdoğan gelir sana ekonomiyi tekrardan teslim ederdi. Sense Erdoğan'ın teslim ettiği koltuktan elde ettiğin bütün hüsnüzannı Erdoğan'a karşı kullanmayı seçtin. Şimdi ne koltuk kaldı, ne hüsnüzan.
Erbakan hocanın yol arkadaşı Temel bey; aldığınız oy oranı düşük olsa bile temsilcisi olduğunuz Milli Görüş'ün büyüklüğünü taşıyordunuz. Sonra hangi hırsa ya da motivasyona kapıldınız bilinmez, değil dışarıdan gelen eleştirilere, kendi yol arkadaşlarınıza dahi kulaklarınızı tıkayıp Kılıçdaroğlu'nun peşinden efsunlanmış gibi yürüdünüz. Parti ikiye bölündü, oğul Erbakan mirası sahiplendi ve yürüdü. Bu bölünme size yetmedi, partide kalan diğer eski yol arkadaşlarınızın devam eden eleştirilerini de kulak arkası ettiniz. Saadet'in içinden her gün bir grup açıklama yapıp sizin yönetiminizi eleştiriyor. Parti paramparça oldu, Saadet'in içinde saadet kalmadı. Sahi siz bu yola neden çıkmıştınız?
Siyaset sadece saldırmakla yapılan bir savaş değil anlaşılan, bazen geride durup beklemek bazen ileri atılıp yürümek gerekiyormuş. Siz duracağınız yerde ileri atıldınız, size vazife düşeceği noktada da takatsiz kaldınız. Memlekette bir zamanlar ağırlığı olan üç isim, üç partinin başında ve üçünün oyu yüzde 3'ü geçmiyor. Olmasaydı sonunuz böyle.
